Acimi satin alamazsiniz!
Acisi büyüktür Hayriye hanimin. Daha bir kac gün önce oglunu Yaradana teslim etmisti. Bir catisma sonucu Teröristler tarafindan vurulup sehid edilmisti oglu Yilmaz.
Yilmaz 21 yasinda bir genc adam ve evin tek ogluydu. Onun ölüm haberi bütün aileyi derin bir aci ve kedere bogmustu. Yakinlari büyük bir caresizlikle teselli etmeye calisiyordu Sönmez ailesini ama nafile.
„Icim yaniyor“ diye haykiriyordu Hayriye hanim. Yanaklarindan süzülüp akan her gözyasi bagrinda yanan ates karsisinda buhar olup gidiyordu.
O günden sonra yemeden icmeden kesilmisti. Artik hic birsey eskisi gibi olmayacakti. Eskisi gibi ogluna sarilamayacakti, öpemeyecekti, koklayamacakti. Gülmek, sevinmek, oynamak Hayriye hanim icin artik haramdi.
Ölüm haberinin üzerinden cok gecmeden Baskbakan Sönmez ailesinin kapisini caldi.
Taziyseni bildirmek ve duydugu büyük aciyi dile getirmek icin Hayriye Hanima yaklasti. Hayriye hanim cehresinde anadolulu kadinlara has bir asillik ve erdemlik tasiyordu.
Sanki günlerdir bu ani bekliyormus gibiydi. Icindeki bütün gücü topladi. Hüzün ve aci dolu bakislarini Basbakana yöneltti ve “Oglum neden öldü?” diye sordu. Basbakan önceden ezberleyip hazirlanmis gibi “Oglunuz vatan icin sehid oldu” diye cevap verdi. Hayriye hanim kaslarini catti. Bakislari sertlesti.
“Oglum neden öldü?!”
“Bakin acinizi anliyorum ama oglunuz onurlu bir mücadelede vatani icin can verdi.”
“Basbakan bey! Oglum neden öldü?”
“Vatanimiz oglunuza ve size minnettar. Sizi magdur birakmyacagimizdan kuskunuz olmasin.”
“Basbakan bey, acimi satin alamazsiniz!”
“...?!”
“Bize vatan anadir dendi. Bize böyle ögrettiler. Bu vatan nasil bir anadirki evlatlarini ölüme gönderiyor? Gerekirse evladi icin ölen ana degilmidir?”
“Bakin...”
“Evladi ölen ananin bagri yanikdir. O halde bu vatanin da bagri yanikdir. Bana bakin basbakan bey bana bakin. Siz bakin. Iyi bakin. Karsinizda vatan duruyor.”
Yilmaz 21 yasinda bir genc adam ve evin tek ogluydu. Onun ölüm haberi bütün aileyi derin bir aci ve kedere bogmustu. Yakinlari büyük bir caresizlikle teselli etmeye calisiyordu Sönmez ailesini ama nafile.
„Icim yaniyor“ diye haykiriyordu Hayriye hanim. Yanaklarindan süzülüp akan her gözyasi bagrinda yanan ates karsisinda buhar olup gidiyordu.
O günden sonra yemeden icmeden kesilmisti. Artik hic birsey eskisi gibi olmayacakti. Eskisi gibi ogluna sarilamayacakti, öpemeyecekti, koklayamacakti. Gülmek, sevinmek, oynamak Hayriye hanim icin artik haramdi.
Ölüm haberinin üzerinden cok gecmeden Baskbakan Sönmez ailesinin kapisini caldi.
Taziyseni bildirmek ve duydugu büyük aciyi dile getirmek icin Hayriye Hanima yaklasti. Hayriye hanim cehresinde anadolulu kadinlara has bir asillik ve erdemlik tasiyordu.
Sanki günlerdir bu ani bekliyormus gibiydi. Icindeki bütün gücü topladi. Hüzün ve aci dolu bakislarini Basbakana yöneltti ve “Oglum neden öldü?” diye sordu. Basbakan önceden ezberleyip hazirlanmis gibi “Oglunuz vatan icin sehid oldu” diye cevap verdi. Hayriye hanim kaslarini catti. Bakislari sertlesti.
“Oglum neden öldü?!”
“Bakin acinizi anliyorum ama oglunuz onurlu bir mücadelede vatani icin can verdi.”
“Basbakan bey! Oglum neden öldü?”
“Vatanimiz oglunuza ve size minnettar. Sizi magdur birakmyacagimizdan kuskunuz olmasin.”
“Basbakan bey, acimi satin alamazsiniz!”
“...?!”
“Bize vatan anadir dendi. Bize böyle ögrettiler. Bu vatan nasil bir anadirki evlatlarini ölüme gönderiyor? Gerekirse evladi icin ölen ana degilmidir?”
“Bakin...”
“Evladi ölen ananin bagri yanikdir. O halde bu vatanin da bagri yanikdir. Bana bakin basbakan bey bana bakin. Siz bakin. Iyi bakin. Karsinizda vatan duruyor.”
_meryem_ - 30. Aug, 00:01